Beylikdüzü Randevu (0212) 873 84 84 - (0553) 562 03 03

YAZILAR

AFET YAŞANTIMIZDA BİZİ NASIL ETKİLER

Afetler bütün bir topluluğun güvenliğini tehdit eden, beklenilmedik/hazırlıksız yakalanan olaylardır.

Herkes afetlere aynı semptomatolojiyi geliştirmez, her afet türü de insana aynı derecede rahatsızlık verme yükü taşımaz. Örneğin insanlar deprem, sel, hortum gibi doğal afet olaylarına karşı daha kabullenicidir çünkü bunu kişiliklerine karşı bir saldırı olarak nitelendirmezler. İnsanlar doğal afetleri diğer afet türlerine kıyasla daha kolay işleyip hazmedebilir. Öte yandan insan eliyle kasıtlı ya da kasıtsız ortaya çıkan afet durumları toplum ve toplumun parçası insan üzerinde daha uzun süreli etkiler bırakır. İnsan elinden kasıtlı afet olarak terör olaylarını örnek verebilirken kasıtsız afet durumlarına da nükleer tesis patlaması ya da pilot ya da teknik ekip hatası sonucu meydana gelen bir uçak kazası örnek olarak verilebilir.

Afet durumlarına insanlar stres tepkileri ile yanıt verirler. Varlıkları tehlike altındadır, stres çok doğaldır. Buna akut stres tepkileri denir.
Ardından gelen süreçte ise kişinin durumu nasıl ağır ya da hafif işleyeceği tamamen kişinin bireysel/çevresel destek durumu, yardıma erişebilirlik, travma yaratacak afet durumuna maruz kalma yaşantısı, kendisine olmasa da bir yakınına gelen zarar durumu gibi konular üzerinden şekillenir. Bu yüzden tepkiler tek tip değil aksine çeşitlidir.
Araştırmalara göre risk faktörlerinin artışı ile psikolojik bozuklukların görülme ihtimali de artıyor (Norris vd., 2002).

Travma deneyiminin ayrıntıları potansiyel psikolojik sonuçlar ile doğru orantılıdır, bunlara afete yakınlık, maruz kalma oranı, maruz kalma süresi ve bu esnada alınan yaralar doğrudan etki eder (Norris 2001; Udwin vd., 2000; Young vd., 2005).

Travma yaratacak afete maruz kalanların 1/3’lük bir kısmının günlük işleyişini etkileyecek patoloji geliştirdiği belirtiliyor. Bu patolojinin gelişmesinde yer değişikliği, barınma ve iş kaybı, fiziksel ve sosyal çevre kayıpları, kişinin kendisine olmasa da bir yakınına uğrayan hasar/harap/ölüm durumu ve kişinin de kendini en az onun kadar kayba yakın hissetmesi durumu gibi afet sonrası gelişen büyük yaşam ve algı/inanç değişiklikleri de neden olabiliyor. Kişinin yaşam alanına karşı “Yaşadığım yer güvenlidir.”, “Ben güvendeyim.” algısı dramatik bir hızla değişiyor. Bir canlı türü olan küçük insanın yaşantıladığı bu büyük, kapsayıcı ve belirsiz afet durumuna karşı kapıldığı panik ve “Hayatta kalmalıyım ama nasıl?” diye bocalama hali ve bundan doğan stres çok normal.

Afet yaşantısı sonrası verilen yaygın tepkilerse çok çeşitli. Geçici şok hali, korku, endişelilik, sinirlilik, üzüntü, gücenme, suçluluk ve utanç gibi tepkilerden söz edilebilir. Kişilerde takip eden günlerde uyku düzeni bozuklukları, kabuslar ve hissizlikten de bahsedilebilir. Afet sonrası süreçte kabullenmeyi inkâra, kendini suçlamaya ve kaçınmaya tercih eden bireyler daha az travma sonrası stres belirtileri gösteriyor (McGinn ve Massey, 2004; Schlenger 2002).

İnsanlar kendilerini tanımalı, göz kulak olmalıdır çünkü genellikle kişiden eğer bir yetişkinse ancak kendisi sorumludur. Tabii bazı durumlarda kişiler bu gücü, yeterliliği, yönetim gücünü kendilerinde bulamaz; olayların içinde gittikçe kaybolur. Bu durumlarda ruh sağlığı uzmanları psikiyatrist ve psikologlar onlara yardımcı olacak aralayacakları doğru kapılardır.

Aman hayatı daha yaşanabilir kılmak adına az bir enerjiyle çıkış yolunu ararken yanlış adreslere gidip kendiniz için süreci daha da zor bir hale getirmeyiniz. Ruh sağlığındaki bozulmalar insanlara en az fiziksel olanlar kadar acı verir, unutmayın.

Afet sonrası subakut dönem olarak adlandırılan, travmadan yaklaşık 2 hafta sonrasına kadar olan dönemde uzman yardımı alan kişilerin belirtilerinde belirgin oranda düşüş gözlenmiştir; iyileşme yardım almayanlara göre daha hızlı ilerler, rahatsızlık veren semptomlar patolojik tanılara yardım almayan gruba nazaran çok daha düşük oranlarda evrilir.

Kişinin hem uzman hem çevresince göreceği psikososyal destek bu ilk birkaç haftada kritik önem taşımaktadır.

KAYNAK:GAİGA DERGİ

 

| | | | Tümü |