Annenin rolü gerek kültürel gerek ise biyolojik açıdan bakıldığında elbette çok büyük, tartışılmaz önemde. Babaların ise çocukların yaşamına daha geç yaşlarda girdiği ve yardımcı rolün ötesine geçmediği düşünülür çoğu zaman. Oysa ki babalık da tıpkı annelik gibi bebeğin anne rahmine düştüğü andan itibaren olmasa da baba olacaklarını öğrendikleri an itibariyle başlamakta.
Kültür babanın soğuk ve otoriter duruşunu destekliyor
Gebelikten itibaren anne ve bebek arasında yaşanan ilişkinin yoğunluğu ve bebeğin doğum soması anneye bağımlılığı göz önüne alındığında zaten hayatın ilk yıllarında anne ve çocuk ilişkisi ön planda gidiyor. Toplumsal rollerden biri olan babanın ekonomik imkânları sağlamak zorunda olması çocukla baba arasındaki ilişkiyi daha da uzaklaştırabiliyor. Kültürel olarak da babaların çocuklarla fazla duygusal ilişkiye girmeden uzaktan (mesela uyurken öpmek gibi) sevmesi onay görüyor. Kültür, babanın soğuk ve otoriter duruşunu destekliyor.
Kredi kartı babaları
Aşın çalışan babalar çocukla yeterli bir duygusal bağ kuracak vakit oluşturamıyor. Baba bir ATM makinesi gibi algılanıyor. Para, kısmi bir mutluluk ve güven hissi oluştursa da koşulsuz sevginin sağladığı emniyet duygusuyla değiştirilemez. Sevgi yerine para verilen çocuk ya da genç, hayatta da sevilebilmek için hep maddiyat peşinde koşar oluyor. Kendisini sevmeyen ama zengin biriyle evlenmeyi tercih eden ya da sevmediği ama iyi para kazandığı bir işte çalışmayı tercih edebilir.
Çocuk ruhlu babalar
Duygusal olgunluğa erişmemiş babalar çocukla rekabete girebiliyor. Özellikle genç çocuğu gibi giyinip onun alışkanlıklarına özenen babalar görebiliyoruz. Bu tip babalar her geçen gün artıyor. Baba, kendisine biçilen rolü yerine getiremezken çocuk da babayı ‘Baba’ gibi görmüyor.
Sorumluluktan kaçan babalar
Bazı babalar çocukla aralarındaki ilişki bozulmasın diye sorunlu davranışların çözümüyle ilgili sorumluluktan kaçmıyor ve çocuğu anneyle baş başa bırakabiliyor. Çocuk, anne ve babayı iyi-kötü polis gibi görebiliyor bu durumda. Kaçman babalar, çocuklarının sorunlarıyla ilgili sorumluluk alırlarsa çocuklarının kendilerini reddedeceğinden endişe duyuyorlar. Bir bakıma tüm yükü eşlerinin sırtına bırakıyorlar. Kötü polis olan anne oluyor.
İdealist babalar
Çocuklar, taşıyabileceğinden fazlasına zorlanıyor. Bazı babalar çocuklarından yüksek başarılar bekleyip çocukların taşıyabileceğinden fazlasına zorlanmasına neden oluyor ve sonuçta çocuklar ya tükeniyor, utangaç bir yapı geliştiriyor ya da diğer insanlarla kurdukları ilişkilerde zorlayıcı ve buyurgan olup sürekli bir yetersizlik duygusu taşıyorlar.
Baba-evlat ilişkisinde nasıl bir yol izlenilmeli?
KAYNAK : PSİKOHAYAT DERGİSİ
SAYI:13