Varoluşçulara göre insan oğlu diğer canlılar gibi elinde olmadan bu dünyada var olmuştur. Fakat varlığını fark edebilen tek yaratıktır. Varlığını fark etmeyle beraber varlığının neden ve niçinlerini de sorgulamak durumundadır. Kendini sorgulayan insna sorgulama sonucunda bir takım açmazlara düşmektedir. Bu açmazlarla karşılaşan birey büyük bir bunaltı korku ve sıkıntı hissetmektedir. Cevabını temel birkaç soru vardır. bu soruların cevapsızlığı ve çözümsüzlüğü insanı yalancı bir dünyaya mahküm bırakmaktadır.Bu anlam arayışı içinde insan oğlunun cevaplamaya çalıştığı beş temel soru vardır.
Diğer bir yönüyle yalnızlık duygusal yaşantımızın tekliği ve biricikliğiyle ilgilidir.kendi iç dünyamızdaki yaşantıları hissedişleri bir başkasına tam manasıyla aktarmamız mümkün değildir. Orijinal bir duygunun diğer bir kişi tarafından anlaşılması mümkün değildir. Dolayısıyla insanlar yalnız başına duygulanan ve yalnız başına yaşayan zavallı yaratıklardır. Bu yalnızlık duygusu, içimizdekini başkasına anlamama insana müthiş bir çaresizlik ve bunaltı yaşatır. Ve insan bu bunaltıyla karşılaşmamak için hep çevresinde eş,dost, arkadaş ve sevgililer oluşturarak derindeki yalnızlığı kapatmaya yönelik tedbirler alır. Günün birinde yaşadığı bir travma karşısında, çok iyi tanıdığı çevresindeki insanların duygusal olarka kendisinden ne kadar uzakta olduğunu gördüğünde gerçeği biraz daha yakından idrak edecektir. (Kaynak: ÖZAKKAŞ T. Bütüncül Psikoterapi).
Enes Bülbül
Uzm. Psikolog/Terapi Enstitüsü/Beylikdüzü/İstanbul